Birgün – Emre İper: Haksız yere içeride kalanlar çıkınca hep birlikte hoş geleceğiz

ByLock kullandığı iddiasıyla aylarca cezaevinde tutulan Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper, tutukluluk sürecini değerlendirdi. İper, Başsavcılığın ‘irade dışı ByLock kullanımı’ listesini açıklayıp listelerin dosyaya girmesinin ardından tahliye edilmişti.

Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper, Cumhuriyet davası iddianamesini hazırlayan savcılardan Yasemin Baba’nın talimatı ile 6 Nisan 2017’de gözaltına alındı, 13 gün emniyette tutuldu. Savcı Baba, İper’in ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ederek tutuklanmasını istedi. Bu talebine dayanak olarak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin üç satırlık bilgi notunu gösterdi. İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimi Ömer Harun Özbek de 18 Nisan 2017’de İper’i tutukladı.

Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, Cumhuriyet davasının iddianamesi İper’in gözaltına alınmasından 2 gün önce açıklanmıştı. İddianamede isminin “ByLock kullanıcısı” olarak geçtiğini gören İper, delil tespiti yaptırmak için telefonunun yedeklemesini aldırdı, ancak tespit yaptırmadan evine yapılan baskınla gözaltına alındı. İper gözaltındayken bu incelemenin yapılmasını talep ettiyse de telefon üzerinde hiçbir inceleme yapılmadan tutuklandı.

Bunun üzerine Cumhuriyet avukatları telefonun yedeklemesiyle birlikte yeminli adli bilişim uzmanı Koray Peksayar’a uzman görüşü için başvurdu. Peksayar, İper’in telefonunda ByLock’un kurulduğuna ya da kurulup kaldırıldığına dair bir ize rastlanmadığını belirtti. Bu rapora rağmen tutuklamaya yapılan itiraz reddedildi. İper bu “kanıt”la “FETÖ üyesi olmakla” suçlandı ve dosyasının Cumhuriyet davası ile birleştirilmesi istendi.

MAHKEME DİKKATE ALMADI

Cumhuriyet davasının 11 Eylül 2017’de görülen ikinci duruşmasında adli bilişim uzmanı Peksayar tanık olarak dinlendi. Ancak mahkeme heyeti de Peksayar’ın tespitlerini dikkate almadı. Mahkeme bunun yerine iki ay gecikmeyle kendi belirlediği bir bilirkişinin inceleme yapmasına hükmetti.

25 Eylül 2017’deki üçüncü duruşmada telefon üzerinde çalışan bilirkişiden rapor gelmemişti. Mahkeme bu duruşmada da İper’i serbest bırakmadı. Bu sırada İper, telefonun Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yedeklemesinde inceleme yapması için adli bilişim uzmanı Tuncay Beşikçi’ye başvurdu. Mahkemenin atadığı bilirkişinin haftalarca yapmaktan kaçındığını Beşikçi yaptı ve telefonu inceledi: İper’in telefonunda ByLock yoktu. Beşikçi, 31 Ekim 2017’deki dördüncü duruşmada tanık olarak da dinlendi. Beşikçi, duruşmada, İper’in ByLock programını kurmadığını, Freezy isimli bir müzik programı üzerinden yönlendirildiğini anlattı. Programın geliştiricilerinin Fethullahçı yapı ile ilgili kişiler olduğunu söyleyen Beşikçi, gerçek ByLock kullanıcılarının tespiti için ByLock’tan önce “Mor Beyin” kaydı olup olmadığına bakılması gerektiğini dile getirdi. Mahkeme heyeti, İper’i kendi atadığı bilirkişiden rapor gelmediği için yine serbest bırakmadı.

25 Aralık’taki son duruşmada da mahkeme, atadığı bilirkişinin aradan geçen üç ayda rapor yazmaması nedeniyle tutukluluğu sürdürdü. Duruşmadan sadece iki gün sonra, 27 Aralık’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 11 bin 480 kişinin “Mor Beyin” programının altına yerleştirilen programları kullanmaları nedeniyle iradeleri dışında ByLock ağına yönlendirildiğini duyurdu. Bu açıklama da İper’in tahliyesi için yeterli olmadı. İper, ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın listelerinin dosyaya girmesiyle 29 Aralık’ta tahliye edilebildi.

İper’in açıklamaları şöyle:

ByLock suçlaması yöneltildiğinde şaşırdın mı?

Adımı zaten ByLock’la ilişkilendirilmiş bir şekilde Cumhuriyet iddianamesinde görmüştüm. O andan itibaren Cumhuriyet’te çalıştığım için alınacağımı biliyordum. Öyle de oldu. Bu programı kullanmadığıma, yüklemediğime emindim. Bu nedenle ricam ile gazetenin bilgi-işlem servisindeki arkadaşlarım telefonun “yedekleme” denilen kopyasını çıkardı. İki hafta Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gözaltında kaldım. Sorguda ne ile suçlandığımı sordum. “ByLock” dediler ama buna dair hiçbir ciddi soru sorulmadı. Soruların hepsi Cumhuriyet gazetesi ile ilgili idi. “Hangi firmalarla çalıştınız? X firmayı tanıyor musunuz? Gizli bir yerden para geldi mi” gibi sorulardı bunlar.

Telefonunun yedeklemesini almak hayatını kurtarmış gibi…

Biz daha önce FETÖ’cülerin yaptığı hukuksuzluklarla ilgili çok uğraşmıştık. Benim kendi ailemden kişilere, Cumhuriyet’te İlhan Selçuk’lara yapılan bir dolu kötülükler vardı. Sahte delil üretiyorlardı. Bunları bildiğim için ilk önce kendimi savunabileceğim şeyi güvence altına almayı tercih ettim. Kötülüğün sonu yok. Ne yapabileceklerini bilemiyorsun. Elinde çok sağlam kanıtlar bile olsa sana başka bir yerden başka bir şekilde vurmaya çalışacaklar. Ergenekon sürecindeki adli süreçten biliyorduk bunu. O yüzden telefonunda Bylock yüklü olmadığını bilen kişi ne yaparsa onu yaptım, beni aklayacak tek kanıtı güvence altına aldım.

Müzik dinlediğin için cezaevine konuldun diyebilir miyiz?

Freezy programını Haziran 2014’te kurup Mayıs 2015’te kaldırmışım. İsmi Freezy’e benzeyen başka bir uygulama sandığım için kurmuşumdur. Bildiğimden yüklemedim. Ondan sonra başka bir programa geçmiştim. Teknolojiyi çok iyi kullanan biri de değilim. Arkasında bir kumpas olduğunu bilemezsin ki. Müzik tutkum 9 ayıma sebep oldu. Ama şu da var. Koray Peksayar ve Tuncay Beşikçi bu dönemde korkusuzca inceleme yaparak bu işin üstüne gitme cesaretini gösterdiler. Bu uzmanlar ayrı ayrı rapor yazıp telefonumda ByLock olmadığını iki kere iki dört kesinliğinde ortaya koydular. Önce savcı sonra mahkeme bu bilimsel tespitlere hiç değer vermedi, tutuklama sürdü gitti. Neden? Şüpheden sanık yararlanmaz mı? Ben Cumhuriyet’te çalışmasaydım yine böyle olur muydu? Yoksa asıl amaç benim üzerimden Cumhuriyet’e kötülük yapmak mıydı? Bu soruların yanıtı henüz verilmedi.

Sonuçta yine Peksayar ve Beşikçi’nin çalışmaları sayesinde serbest kaldın. Aylar sonra aynı tespitlerle serbest kalmak nasıl bir duygu?

Onlar olmasaydı insanlar daha çok yatardı içeride. Benim durumumda olup telefonu hiç incelenmeden hüküm alan insanlar var. Suçlu ya da suçsuz olabilirler. Raporlar alınıp, bilimsel verilere göre karar verilmeli. Bu yapılanın bir FETÖ kumpası olduğu ortaya çıktı. Yargı tutukluluğa devam kararı vererek bu kumpasa destek vermiş olmadı mı? Halbuki tek yapmaları gereken uzmanların bilimsel görüşlerine kulak vermekti. n 7 ayı tek başına olmak üzere 9 ayı cezaevinde geçirdin… Tek başına iken yemek yiyemiyorsunuz. Ne kadar sofra hazırlasanız da tek başına zevkli değildi. Tecrit zor, kolay bir şey değil. Öne çıkan düşünce güçlü olma gerekliliği. Çünkü dışarıda beni sevenler vardı. Kötü olduğumu görüp daha fazla üzülmesinler diye büyük çaba harcadım. Tecridin bıraktığı fiziksel hasarlar da var. Sağırlık başladı örneğin. Gözler bozuluyor sonra. Çünkü uzak mesafe göremiyorsunuz. Nefesiniz kesilse yardımcı olacak bir kimse yok. Görevlileri sabah ve akşam yapılan sayımlarda görüyorduk. Arada kimse yoktu. Bir düğme vardı ama ya ona ulaşamazsam? Son 2 ay Ahmet (Şık) ile kaldım. Beni çok iyi doyurdu. Zayıflamıştım, kendime geldim. Ahmet’in yanı tahliye koğuşu. Yanında kalan herkes tahliye oldu, bir tek o olmuyor ne yazık ki.

Duruşmada yakınlarını ilk kez görmek nasıl hissettirdi?

Çok heyecanlıydım 11 Eylül’deki ilk duruşmada. Aylar sonra arkadaşlarımı gördüm. Çocuklarımın beni haftada bir gerçekleşen kapalı görüşte görmesini istemedim. Bir çocuğa camdan konuşmayı anlatamazsınız. Çocuklar dokunarak hissederler. Bu yüzden onları da yalnızca 2 ayda bir yapılan açık görüşte görebildim.

Tahliye olduğun akşam cezaevi önündeki insanlar sana emsal olduğunu söylüyorlardı.

Beni geçelim. Akın Atalay ve Murat Sabuncu 14 aydır içeride. Ahmet Şık önceki tutukluluğuyla birlikte 24 aydır içeride. Ben çıkınca adalet yerini bulmuş olmuyor. Bu kötülükleri yapanlar yargı karşısına çıkıp adil bir şekilde yargılandıkları zaman adalet yerini bulacak. Çünkü bu kötülükler bizlerden çok ailelerimize yapıldı. Umarım adil bir şekilde yargılanırlar. Tutuklanmalarından da bahsetmiyorum. Onların da aileleri var. Adalet yerini bulmadı. Hiç de hoş gelmedim. Sadece geldim. Haksız yere içeride kalanlar çıkınca hep birlikte hoş geleceğiz.