Cumhuriyet – Adalet hemen şimdi

İlk günden çöken iddialarla dört Cumhuriyetçi hâlâ hapiste. Bugün ve yarınki duruşmaların arkadaşlarımızın özgürlüğüyle sonuçlanmasını istiyoruz.

Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay, muhabirimiz Ahmet Şık ve muhasebecimiz Emre İper, bugün bir kez daha hâkim karşısına çıkacak. Dava kapsamında Sabuncu ve Atalay 421, Şık 360, İper ise 263 gündür tutuklu bulunuyor.

Haberlerimizin ve köşe yazılarımızın delil olduğu dava kapsamında yazar ve yöneticilerimiz bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5. kez hâkim karşısına çıkacak. Yargılanan Cumhuriyet mensupları ve dava avukatları daha önce öne sürülen asılsız ve akıldışı iddiaları tek tek çürütmüşlerdi. Ancak mahkeme şimdiye kadar oluşturduğu “kopyalayapıştır” ara kararlarda delillerin henüz toplanmadığını ileri sürerek arkadaşlarımızın tutukluluğunun devamına hükmetmişti.

Üye hâkim ‘tahliye’ dedi

Mahkeme heyetinden üye hâkim Halit İçdemir, 31 Ekim’deki 4. duruşmada tutukluluğa devam kararına şerh koymuştu. İçdemir, muhalefet şerhinde, Atalay, Sabuncu ve Şık’ın sabit ikametgâh sahibi olmaları, delil karartma ihtimallerinin bulunmayışı, tutuklulukta geçirdikleri süre, tanıkların büyük ölçüde dinlenmiş olması, delillerin toplanmış olması gerekçeleriyle tahliye edilmeleri yönünde görüş bildirmişti. Heyet, ayrıca 2 celsedir çağrıldığı halde duruşmaya gelmeyen tanık Mehmet Faraç ile birlikte Leyla Tavşanoğlu ve Doğan Satmış’ın tanık olarak dinlenmeleri için zorla getirme kararı çıkarmıştı. Mahkeme, savcılıktan ve savunma tarafından soruşturmanın genişletilmesi talebi olmadığı takdirde esas hakkındaki mütalaanın istenilmesine de hükmetmişti.

ByLock kullanıcısı olma suçlaması yöneltilen Emre İper’in telefonunda adli bilişim uzmanları Tuncay Beşikçi ve Koray Peksayar inceleme yapmış ve telefona ByLock yüklenmediği tespitinde bulunmuşlardı. Ancak heyet, bu raporları dikkate almayarak mahkemece atanan bilirkişinin raporunun dosyaya gelmesinin beklenmesine karar vermişti. Adli bilişim mühendisi Beşikçi, daha önce Poyrazköy, Balyoz ve Oda TV gibi sonradan kumpas olduğu kabul edilen davalar kapsamında da bilirkişi raporu düzenlemiş, bu rapor beraat kararına dayanak olmuştu. 31 Ekim’deki son duruşmada tanık olarak dinlenen Beşikçi, İper’in telefonundaki Freezy isimli müzik programının içine geliştiricileri tarafından ByLock ağına yönlendirme kodu konulduğunu söylemişti. Beşikçi, namaz vakitlerine ilişkin “Namaz Vakitler TR” isimli programda da bu yönlendirmenin olduğuna dikkat çekerek, “Bu programları kullanan bir anda terör örgütü üyesi oluyor. Bu kodu yazan kişi daha önce FETÖ okullarında okumuş, bilim olimpiyatlarına katılmış, 17-25 Aralık sonrasında istifa edip yurtdışına kaçmış. Bunların şefi çok bilinen bir FETÖ firarisi. Hepsinin ismini savcılığa sundum” demişti. Beşikçi, duruşmada gerçek ByLock kullanıcılarının tespiti ile ilgili de yol göstererek, “Gerçek ByLock kullanıcıları heveslenmesin. Yapılacak tek şey ByLock’tan önce Mor Beyin kaydı olup olmadığının tespit edilmesi. Hepsi aynı şekilde yönlendirilmiş. Gerçek ByLock kullanıcıları bu şekilde ayrıştırılabilir” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu: Biz medya özgürlüğü istiyoruz
CHP’Lİ ÇAKIRÖZER: Bu ayıptan kurtulalım

CH P’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, bugünkü Cumhuriyet gazetesi davası ile ilgili olarak “Türkiye artık düşüncenin, düşünceyi ifade etmenin özgür olduğu bir ülke olmalıdır. Bunu sadece yaşadığımız zaman için değil, bunu sadece kendimiz için de değil, gelecek kuşaklar için de istemeliyiz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi, gelecek kuşaklara karşı olan görevimiz, sorumluluğumuz. Düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı bu insanları aylarca içeride tutmak dünyaya anlatılamaz, anlatılamıyor. Bu hukuk sistemi Türkiye adına içeride ve dışarıda hiçkimseye güven vermez. Bu ayıptan artık kurtulmalıyız. Sadece Cumhuriyet çalışanları için değil, sadece düşündüğü, yazdığı, konuştuğu, eleştirdiği için içeride olan gazeteciler için de değil, akademisyenler, hak savuncuları, aktivistler için de bir an önce özgürlüğün sağlanması gerekiyor” dedi.

BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ

Hukuksuzluk sona ermeli

Basın meslek örgütleri, bugün görülecek gazetemiz davasına ilişkin yaptıkları açıklamalarda “Ülkemizde 145 gazeteci cezaevinde. 2018 artık gazetecilerin tutuklanmadığı ve özgür bırakıldığı yıl olmalıdır” görüşünde birleştiler. Basın meslek örgütlerinin açıklamaları şöyle:

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto: Ortada çöken bir iddianame ve gereksiz yere içeride kalan 4 arkadaşımız var. Bugünkü davaya umutla bakıyorum, arkadaşlarımızın tahliye olacağını düşünüyorum. Şu an ülkemizde 145 gazeteci cezaevinde. Türkiye artık en çok gazeteciyi hapiste tutan klişesinden, bu ayıptan kendini kurtarmalı. Çağdaş ülkelerde düşüncesini ifade ettiği, konuştuğu için cezaevinde yazar, çizer, gazeteci bulunmaz. Türkiye de çağdaş ülkeler arasında yerini almalı diye düşünüyorum.

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç: Gazetecilerin tutuklu yargılanmaları kabul edilemeyeceği gibi, Cumhuriyet gazetesinin yönetcisi ve yazarlarının, çalışanlarının, bu kadar uzun süredir haksız yere yaşamlarından 10 bin saat alınmasını kabul etmemiz mümkün değil. Bir an önce tutuklu arkadaşlarımın özgür bırakılmasını umuyorum ve bu haksızlığın da daha fazla sürmeyeceğine inanıyorum. 2018 artık gazetecilerin tutuklanmadığı ve özgür bırakıldığı yıl olmalıdır.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş: Bir yıldır Türkiye’nin ayıbı olan bir dava görülmektedir. Gazetecilik yargılanmakta, gazeteciler özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır. Bu duruşma Türkiye’de demokrasinin, hukukun varlığının bir kanıtı niteliğinde olacak. Türkiye’de demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü isteyen, haber hakkına saygı bekleyen herkesi Çağlayan’a desteğe bekliyoruz.

DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren: Cumhuriyet soruşturması daha ilk günden çökmüştür. Çıkan iddianame gazeteciler ve avukatlar tarafından çöpe atılmıştır. Buna rağmen dört Cumhuriyetçi bir yılı aşkındır tutuklu. Bu hukuksuzluğun bir an önce sona ermesini istiyoruz. Demokrasi isteyen, özgürlük isteyen tüm yurttaşları Cumhuriyet’le dayanışmaya çağırıyoruz.

RSF heyeti duruşmayı izleyecek

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, bugün devam edecek Cumhuriyet davası ile yarın görülecek olan ve örgütün Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın davasını izlemek için uluslararası bir heyet göndereceğini duyurdu.

Örgütün basın açıklamasında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire’in de dayanışma amacıyla duruşmaları izlemek için Çağlayan’da olacağı belirtildi. Çoğulculuğun yeniden sağlanması ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapiste tutulan bütün gazetecilerin serbet bırakılması talebinde bulunan Deloire, “Gazeteciler ve ifade özgürlüğü aktivistleri hakkındaki suçlamalar absürd ve utanç verici. Bu suçlamalar Türkiye’de gazeteciliğin suç haline getirildiğini gösteriyor” dedi.

Kara listenin eşiğinde

Açıklamada, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in, nisan ayında yayımlanan 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin geçen yıla göre 4 sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında 155’inci sırada yer aldığı kaydedildi. Bu sıralama ile “gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin “kara liste” olarak isimlendirilen en kötü durumdaki ülkelerin arasına girmesine sadece dört sıra kaldığı belirtiliyor. Türkiye’de zaten gazeteciler için zor olan şartların geçen yıl temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile kritik bir hale dönüştüğü vurgulanırken 150’ye yakın medya kuruluşunun kapatıldığı, toplu duruşmaların gerçekleştirildiği, Türkiye’nin dünyada tutuklu gazeteci sayısında ilk sırada bulunduğu ifade edildi.