Bianet – 3 dakikada “yaratılan” dijital delillerde 167 gün “kayıp”

Dosyada bulunmayan “dijital delillerle” ilgili polisin verdiği bilgiye göre, delil incelemesi el konulduktan 167 gün sonra başladı. Bilirkişi raporunda, bu geçen sürede ekleme-çıkarma yapılıp yapılmadığının bilinemeyeceği belirtildi.

Tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı’nın, avukatı Hasan Fehmi Demir aracılığıyla talep etmesiyle hazırlanan ikinci bilirkişi raporunda “dijital delillerin değiştirilip değiştirilmediğinin veya deliller üzerinde herhangi bir manipülasyon yapılıp yapılmadığının kesin ve net olarak söylenemeyeceği, delil bütünlüğünün bozulduğu, dolayısıyla ilgili kanun, yönetmelik ve standartlara göre dava dosyasında yer alan delillerin “hukuki delil” olarak değerlendirilemeyeceği” sonucu yer aldı.

Raporda, deliller hukuki delil olarak varsayıldığında bile, içeri incelemesinde “dosya tarih ve saatlerinde çok sayıda tutarsızlık tespit edildiği” ifade edildi.

TIKLAYIN – “Varolmayan delille” avukatlara 159 yıl ceza

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan 18 avukata 159 yıldan fazla ceza verildiği ve kararın Yargıtayca da büyük çoğunlukla onandığı dava dosyası şu anda Anayasa Mahkemesinde. Hakkında karar verilmemiş olan veya Yargıtayca cezası bozulan avukatların yeniden yargılaması ise İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.

“Deliller dosyada yok”

Avukat Hasan Fehmi Demir, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada da, bu rapora değinerek dijital materyalin dosyada bulunmadığını ifade etmişti:

“Dijital delillerin asıllarının dosyada bulunmadığını biliyorsunuz. Talep ettik, iki kez reddedip sonra İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinden alın dediniz. Ama deliller İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde de yok. Deliller Emniyette. Delillerin sadece asılları değil imajları da dosyada yok. Sadece imaj raporları var.

“Adli Bilişim mühendisi Tuncay Beşikçi dosyadaki imaj raporlarını inceledi ve adli bilirkişi olarak rapor hazırladı. Raporda, ‘Delillerin üzerinde değişiklik yapılıp yapılmadığı söylenemez, materyalin delil niteliği yok’ deniyor.”

Belgeler 3 dakikada “yaratılmış”

Adli Bilişim Mühendisi, Adli Bilirkişi Tuncay Beşikçi’nin hazırladığı ikinci rapor, 13 Mayıs 2019 tarihli.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun kararıyla, 21 Ekim 2016’da İstanbul, Okmeydanı’ndaki İdil Gençlik Merkezi ve Gençlik Federasyonu’na polis operasyonu düzenlendi. Adli Bilişim Büro Amirliği’nde delillerin adli imajlarının alınmaya başlanması ise 7 Nisan 2017’de başladı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı dijital inceleme raporu tutanağı da 19 Mart 2018 tarihli.

Burada elde edildiği iddia edilen belgelerle ilgili Tuncay Beşikçi, dava dosyasında yer alan 47 klasördeki 6 klasör üzerinde, imaj raporlarından inceleme yaptı.

Raporunda verdiği örneklerden birinde, “‘y_ibareli_hafiza_karti’ adlı delilde bulunan dosyaların tamamının 25 Şubat 2001 tarihinde saat 08:16 ile 08:19 aralığındaki 3 dakika içinde yaratıldığı (veya kopyalandığı) anlaşılmıştır” ifadesi yer alıyor.

Delil torbası açılırken sanık veya vekili yoktu

Raporun sonuç bölümünde şu değerlendirmeler yer aldı:

* Dava konusu dijital delil asıl ve imajlarının İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/57 Esas sayılı dosyasında bulunduğu ve söz konusu adli imajların, CMK’nın 134. maddesi, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 17. maddesine ve ayrıca uluslararası Adli Bilişim ve Olay Yeri İnceleme kural, standart ve regülasyonlarına aykırı olarak Sanık veya Sanık vekillerine teslim edilmediği, bu nedenle söz konusu dijital deliller üzerinde tarafımca bir inceleme gerçekleştirilemediği,

* Dava konusu dijital delillere 21 Ekim 2016 tarihinde el konulmasına rağmen, bu tarihten 167 gün sonraki 6 Nisan 2017 tarihinde deliller üzerinde çalışılmaya başlandığı, delil torbalarının açılması sırasında Sanık, vekili veya herhangi bir hazirunun varlığına dair bir belgeye rastlanmadığı,

“Delil bütünlüğü bozuldu”

* Delil bütünlüğünü gösteren HASH değerlerinin delillere el konulmasından 167 gün sonra hesaplatılmaya başlandığı, geçen 167 gün içerisinde delillerin değiştirilip değiştirilmediğinin veya deliller üzerinde herhangi bir manipülasyon yapılıp yapılmadığının kesin ve net olarak söylenemeyeceği, delil bütünlüğünün bozulduğu, dolayısıyla ilgili kanun, yönetmelik ve standartlara göre dava dosyasında yer alan delillerin “hukuki delil” olarak değerlendirilemeyeceği,

Dosyaları kim düzenledi?

* Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tanzim edilen Dijital İnceleme Raporu üzerinde yapılan incelemelerde; rapor kapsamında sunulan içeriklerin ait olduğu dosyaların HASH değerlerinin raporda sunulmadığı, dosya yaratılma, değiştirilme ve son değişiklik tarihleri ile birlikte dosyaların hangi bilgisayar ve kullanıcı(lar) tarafından düzenlendiğine dair bilgiler içeren üstveri bilgilerinin raporda yer almadığı,

Emsal dosyalara göre “delil niteliği yok”

* Türk hukukunda ve mukayeseli hukukta incelenen emsal dava kararlarında, benzer durumda el konulan, imajı olay yerinde alınmayan, nasıl taşındığı ve muhafaza edildiği tutanak altına alınmamış veya hazirun gözetiminde işlem yapılmamış dijital delillerin hukuki delil niteliğini kaybettiğinin ve mahkemelerce delil olarak kabul edilmediğinin anlaşıldığı,

“Tarih ve saatlerde tutarsızlık tespit edildi”

* Deliller hukuki delil olarak varsayıldığında dahi, 19 Mart 2018 tarihli Dijital İnceleme Tutanağı’nda yer alan dijital deliller ve içeriğindeki suç isnat dosyalar üzerinde yapılan incelemelerde, dosya tarih ve saatlerinde çok sayıda tutarsızlık tespit edildiği, görüş ve kanaatine varılarak…”

Ne olmuştu?

ÇHD davasında yargılanan avukatlarla ilgili kararını Eylül 2020’de açıklayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır hakkındaki hükümler hariç diğer cezaların onanmasına hükmetmişti.

Yargıtay, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince, TCK’nın 314/1 maddesi uyarınca “örgüt kurmak ve yönetmek” suçundan 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Barkın Timtik’in “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı diğer davayla birlikte değerlendirilmesine karar verdi.

Bu davada “örgüt üyeliği” suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen Selçuk Kozağaçlı’nın ise diğer davada “örgüt yöneticiliğinden” yargılandığı ifade edilerek yine birlikte değerlendirme kararı verildi.

Sanık avukatlardan Ezgi Çakır’a yerel mahkemece 8 yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay, Çakır’ın, sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal ve Yaprak Türkmen gibi Türk Ceza Kanunu’nun 314-3, 220-2 maddeleri uyarınca “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

Diğer sanıklara verilen ve Yargıtayca onanan hapis cezaları ise şöyle:

Özgür Yılmaz: 13 yıl 6 ay

Behiç Aşçı: 12 yıl

Şükriye Erden: 12 yıl

Engin Gökoğlu: 10 yıl 6 ay

Aytaç Ünsal: 10 yıl 6 ay

Süleyman Gökten: 10 yıl 6 ay

Ayçan Çiçek: 9 yıl

Naciye Demir: 9 yıl

Kaynak: Ayça Söylemez, İstanbul – BİA Haber Merkezi