İşte 10 soruda ByLock gerçeği

11 Ekim 2016 tarihinde Karar Gazetesi’nin İnternet sitesinde “10 soruda FETÖ’nün sanal ini Bylock” başlığıyla bir haber yayımlandı. Sabah ve Güneş Gazetelerinin de kopyaladığı haberin alt başlığı “Ancak kamuoyuna yansıyan bazı haberler hem kafaları karıştırdı hem de ‘mağduriyet olur mu?’ tartışması başlattı. İşte 10 soruda ByLock gerçeği” cümlesiyle bitiyordu.

Zamanla 10 sorudaki ByLock gerçeğinin sekizinin gerçekle alakası dahi olmadığı ortaya çıktı. Şöyle ki:

Haberde yazılan; “Şifreli mesajlaşma programının 2014 Kasım’ındaki Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerinden önce yazıldığı tespit edildi.”

Doğrusu, ByLock 2013 sonlarında yazılmaya başlanmış ve 2014 Nisan ayında tamamlanarak kullanılmaya başlanmıştır.

Haberde yazılan: “MİT 2014 yılında Bylock yazılımının Litvanya’daki sunucusuna sızdı,

Doğrusu, MİT, 25 Aralık 2015 yılında sunucuya sızmıştır. Operasyon için Noel gecesi seçilmiştir.

Haberde yazılan “Bylock ilk olarak ABD’de David Keynes adlı şirket tarafından piyasaya sürüldü.

Doğrusu, David Keynes şirket değil şahıs, Keynes sadece ByLock’un iOS sürümü için gereken Apple hesabını açmıştır. Keynes hesap açmadan yani iOS sürümü çıkmadan önce Android sürümü yayınlanmıştır.

Haberde yazılan, “Program, jailbreak uygulamalar içeren sitelerden masa üstü bilgisayarlara indirilebiliyor. Apple Store ve Google Play’de yoktu ve doğrudan telefona indirmek mümkün değil.

Doğrusu, program Nisan-Eylül 2014 tarihlerinde Apple Store’dan, yine Nisan 2014 itibarı ile Google Play ve çok sayıda mağazadan ücretsiz olarak indirilebiliyordu.

Haberde yazan, “Programın aktif olması için FETÖ üyesi birinin göndereceği bir ‘davetiye’ kodu gerekiyor. Sadece masaüstü bilgisayarlara indirilip aktive edilen program daha sonra telefona aktarılıyor.

Doğrusu, sadece masaüstü bilgisayarlara indirilip aktive edilmediği gibi doğrudan cep telefonlarına mağazalardan indirilebiliyor. Program davetiye kodu ile çalışmıyor, her indiren kendine bir takma isim yaratabiliyor ve takma ismini bildiği diğer kişileri ekleyerek, diğer kişinin de kendisini eklemesi halinde yazışılabiliyor.

Haberde yazan, “Bylock davetiye sistemi ve zaman alan bir süreç ile yüklendiği, doğrudan da telefona indirilemediği için kişinin rızası dışında üyelik imkansız.”

Doğrusu, davetiye sistemi olmadığı gibi zaman alan bir süreç de değildi, uygulama 1-2 dakika içinde yüklenebilirdi.

Haberde yazan, “Numaradan ulaşılabiliyor. Sahte kimlikle alınan numaralarda da gerçek kişi bulunabiliyor. Ayrıca Bylock indiren bilgisayarların IP’lerinden de iz sürülebiliyor. Bylock indirenler arasında kullanıcı/indiren ayrımı yapılabiliyor. Dolayısıyla bu yolla listeden tespit edilen kişilerin FETÖ bağlantılı olduğu sonucuna varılıyor.

Doğrusu, ByLock direkt cep telefonlarına indirilebildiğinden bilgisayar değil cep telefonların IP adreslerinden iz sürülebilir. Kullanıcı ile indiren ayrımı yapılamadığından Morbeyin benzeri mağduriyetler oluşmuştur ve sadece IP adreslerinden yapılan tespitlerin FETÖ bağlantısı göstermeyebileceği ortaya çıkmıştır.

Bylock gerçeklerinden sonra haberin alt başlığına bakalım:

“Ancak kamuoyuna yansıyan bazı haberler hem kafaları karıştırdı hem de ‘mağduriyet olur mu?’ tartışması başlattı.”

ve soralım, “mağduriyet oldu mu?”

ve olduysa bu mağduriyetlerin oluşmasında sorumsuzca haber yaparak adli süreçleri etkileyen basının payı nedir?

Yüzde %80’inin (yazıyla seksen) doğru olmadığının ortaya çıktığı haberin yayımlandığı gazetenin aynı gün çıkan baskısında, 215 bin ByLock kullanıcısına dair yürütülen soruşturmada hata marjının %1 (yazıyla bir) olduğu iddia ediliyordu.

İşte 10 soruda ByLock gerçeği.

Karar sizin…