ByLock soruşturmalarında son durum

Dün, ByLock soruşturmalarında yetkili kişilerle görüşme ve çalışmalar hakkında bilgi alma fırsatı buldum. Gelen yoğun mesajlarınıza yetişemediğimden, son durumu ne zamandır aklımda olan bazı kişisel görüş ve yorumlarımı ekleyerek paylaşıyorum.

Morbeyin 2.0
Aylardır ısrarla ifade edip bulgularımı paylaştığım üzere, ByLock kullanmadığı halde Morbeyin listesine giremeyenler de bulunmaktadır. Nitekim, bugün itibarı ile bir önceki yazımda hikayelerini paylaştığım öğretmen, hemşire ve polis memurunun da aralarında bulunduğu bir grup, Morbeyin mağduru olarak tespit edilip mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli çalışmalar başlatılmıştır.
Bulguları dikkate alıp gönderdiğim listeleri inceleyen yetkililere şahsım ve mağdurlar adına tekrar teşekkür ederim.
Morbeyin bitti, Namaz/Kıble devam ediyor
Kullandığı sabit IP adresi ve alan adı (morbeyin.com) nedeniyle tespiti çok daha kolay olan Morbeyin grubundaki (Freezy Müzik, Araba 2, sözlükler vb.) uygulamalar için tüm mağduriyetlerin giderildiğini düşünüyorum. Kalan mağduriyetlerin, tespit etmesi daha zor, karmaşık ve 2015 yılında dahi devam etmiş görünen Yasin Alpen’in geliştirdiği uygulamalardan özellikle Namaz Vakitleri TR ve Kıble Pusulası kullananlar arasında olduğu anlaşılıyor. Yine aynı şekilde, bugüne kadar tespit edilemeyen tuzaklar da olabilir, bunlar sadece uygulama değil web siteleri üzerinden de olabilir, varsa olası yeni tuzakların tespiti yönünde yoğun olarak çalıştığımı söyleyeyim.
Sahte Mağdurlar
Bununla birlikte, çeşitli kanallardan kendilerini mağdur olarak tanıtıp tarafıma ulaşanlardan %38’inde herhangi bir ByLock yönlendirmesi tespit edilemediği gibi ByLock haricindeki diğer örgüt ilişkileri de ortaya çıkmıştır. Bu gruptakiler arasında, ByLock kullanıcısı olduğunu inkar ederek eşi ve aileleri üzerinden temasa geçenler, dini argümanlar ve çocuklar üzerinden ajitasyon yaparak son çare tarafıma ulaşanlar ve ellerindeki teknik belgelerin ne olduğunu anlamayıp masum olduklarına iddia ederek başvuranlar bulunmaktadır.
Rakamın büyüklüğü ile açıkçası hayal kırıklığına uğradım, FETÖ mağduru olduklarını söyleyen kişilerin saatlerce telefonda FETÖ imamları ile konuştuğunu, düzenli himmet verdiklerini veya örgüt şirketlerinde çalıştığını öğrendim. Bu kişilere söyleyecek söz bulamıyorum.
Sonuç olarak, örgütün münferit mağduriyetler üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı manipülasyon ve soruşturmaları sulandırma çabası işe yaramamakta, maddi gerçek bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Her türlü istismarı hiç renk vermeden kullanabilecek, masumları rehine olarak gören, örgüt menfaatleri için kızkardeşlerini dahi ateşe attıklarına şahit olduğumuz bu gruba giren kişilere artık çok farklı davranacağımı da belirteyim.
WiFi Mağduriyetleri
Bana ulaşan ve yetkililere ilettiğim WiFi mağduriyetleri listesinden de bir grup bugün itibarı ile mağdur olarak tespit edilmiş durumdadır. WiFi mağduriyetlerinin çözülmesinde en önemli ve olmazsa olmaz belge, KOM’dan gelecek Tespit ve Değerlendirme Raporu’dur. “İçerik raporu” olarak bilinen belgede birçok kritik bilginin yanında, “Abone Tespit Kayıtları” bölümünde mağdur kişinin modem hattı ile birlikte, WiFi üzerinden bağlanan gerçek kullanıcının bilgileri yer almaktadır. Dava dosyalarına KOM raporu ulaşmayan WiFizedeler avukatları aracılığı ile bu raporu mahkemelerden talep etmeye devam etsinler.
WiFi incelemelerinde KOM raporunda farklı senaryolarla da karşılaşılabilir, örneğin abone tespit kayıtlarında cep telefonu numarası bulunmayanlar, iki veya daha fazla cep telefonu numarası bulunanlar bu gruba girmektedir. Soruşturmalar KOM’daki iş yükünden dolayı yavaş ilerlese de mağdur ile gerçek kullanıcı ayırt edilebilmekte, ayrıca tespitler gerçek ByLock kullanıcısına ait baz istasyonu bilgisi ile teyit edilebilmektedir. Bu süreçte, gerçek kullanıcıya ait cep telefonu raporda gözükmeyen WiFi mağdurlarınınn soruşturma birimlerine yardımcı olup, WiFi modem şifrelerini paylaştıkları gerçek ByLock kullanıcısı olabilecek kişilerin bilgilerini vermeleri işlemleri hızlandıracaktır.
İçeriksizler
İçeriği olmayan, yani Litvanya’dan elde edilen sunucuda yazışmaları bulunmayan ve ilk olarak Av. Ali Aktaş tarafından yapılan matematiksel bir hesapla 30bin kişi olarak ifade edilen bir ByLock grubundan bahsediliyor.
Bu içeriksiz grubun altında farklı kategorilerden bahsedebiliriz. Şifresi henüz çözülemeyenler, 2014 yılı Kasım ayında örgütün geçmişe dönük içerikleri silmiş olması nedeniyle yazışmalarına ulaşılamayanlar ve sunucudaki veri ele geçirildikten sonra kapanmasına kadar geçen 2.5 aylık sürede uygulamayı kullananlar.
Bahsi geçen 30 bin kişi için bir çalışma yapıldığını duymadım. Aslında, bu içeriksizlerin yaklaşık 10bin kadarının 10 Nisan-10 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki dönemde, şu an çoğunluğu yurtdışında bulunan örgütün üst aklı tarafından sunucu ABD’de iken kullanılmış, örgütle direkt bağlantılı gerçek kullanıcılar olduğunu tahmin ediyorum. Kalanların büyük kısmı ise, örgütün programı tabana yayma kararından sonra kullanmaya başlayan tabandaki kişiler olduğunu düşünüyorum. Yani, içeriksizlerin büyük çoğunluğu örgütle direkt veya başka bir şekilde bağlantısı olanlardan oluştuğu ve muhtemelen ByLock haricinde başka kriterleri olan kişilerden oluştuğu kanaatindeyim. Dolayısı ile, böyle bir çalışma yapılıp mağdurlar tespit edilse dahi, sayının düşünülenden çok daha az çıkacağını düşünüyorum. Her halukarda tek bir masum zan altında kalmayana kadar herkes incelenmeli, maddi gerçek ortaya çıkarılmalıdır, içeriksizlere ait farklı kumpaslar da ortaya çıkabilir.
Kumpas mağdurlarının ise zaten içeriği yoktur, olamaz. Bu kişiler sadece trafik bilgisi ile işlem gören kişilerdir ve büyük çoğunluğu Morbeyin çalışması ile tespit edilmiştir. Eğer Yargıtay, daha önceki kararları ile çelişip, suç içeren yazışmaların ortaya konulması yönünde emsal bir karar çıkarırsa durum değişecektir. Aksi halde, çoğunluğu ByLock’un üst kademesi ve tabanda ilk ulaşılabilenler tarafından kullanılmış, veya örgütün paralel devlet yapılanması adıyla bilindiği ByLock’un son 2.5 ayına ait dönemde yer alan içeriksizler için özel bir çalışma yapılması zor görünüyor, en azından eldeki yazışmaların tamamı çözülene kadar.
Raporlar
Emniyet tarafında yapılan incelemelerin de bazı imkansızlıklardan çok yavaş ilerlediğini ve yetersiz olduğunu görüyoruz. Telefonların imajları fiziksel olarak alınmıyor, sadece ByLock ve anahtar kelimeler üzerinden FETÖ ilişkisi aranıp tarafsız bir inceleme yapılamıyor, bulgular için kaynaksız/desteksiz ve iyi niyet sınırlarını aşan yorumlar yapılıyor. Örneğin, Samanyolu gazetesinin ziyaret adeti yazılırken diğer gazetelerin yazılmaması sonucunda şüpheli sürekli Samanyolu okuyucusu olarak algınabiliyor. Bazı memur arkadaşlardan çok iyi raporlar gelirken bazılarının art niyetle yazıldığı çok belli oluyor. Kısacası raporlar arasında bir standart yok, bu farklılık doğal olarak yargıdan çıkan kararlara da yansıyor. Bu konuda kısa vadede, herkesi işini iyi, dikkatli, özenli ve tarafsız yapmaya davet etmekten başka yapabileceğim bir şey, geliştirilebilecek bir çözüm önerim dahi yok.
Diğer taraftan, örgütün de AİHM sürecine hazırlık olarak İngiltere ve ABD’de yanlı ve tutarsız olduğu anlaşılan ByLock raporları hazırlattığını ve şimdiden ikisinin dolaşıma sokulduğunu biliyoruz. Kimler tarafından yazdırtıldığı özellikle saklanmış bu raporlara yüksek meblağlar ödendiğini tahmin ediyorum. Zaten önümüzdeki dönemde AİHM savunmaları için böyle bir rapora ihtiyaç olacağından, bu konuda devlet bir çalışma yapmalı, ByLock’un ne olduğunu bilimsel verilerle, diğer raporlardaki yanlışlık ve tutarsızlıkları belirterek, örgütsel kullanımının altını çizerek, İngilizce ve tarafsız bir şekilde raporlaştırmalı ve AİHM’den gelecek cezaları minimuma indirmelidir.
Olası yeni tuzaklar
Ben, bizler, devletin imkanlarına sahip değiliz. BTK’nın elindeki trafik verisi bizde yok, soruşturma yetkimiz yok, yardımcımız yok, bu işe ayırabileceğimiz bir bütçemiz yok, zamanımız ve imkanlarımız kısıtlı, buna karşın şüphelilerden gelen veriyi bir havuzda toplayıp analiz ederek ve gelen telefonları inceleyerek tuzakları tespit etmeye çalışıyor, aslında samanlıkta iğne arıyoruz. Morbeyin olayının ortaya çıkmasına neden olan bulgu, bir mucize değilse bile çok büyük şanstır, hatta birçok farklı şartın bir araya gelmesiyle meydana gelmiş bir tesadüftür.
Oysa, tüm trafik kayıtlarına sahip olan BTK’nın bir çalışma yapması çok daha zahmetsiz olacak, doğru yapıldığında şans faktörünü sıfırlayacaktır. Olası yeni tuzakların şimdiden ortaya çıkarılması için BTK’nın trafik verisi üzerinde yapması gereken çalışmanın zaruriyetini tekrarlıyor, adaletin şansa bırakılamayacağını bir kez daha ifade ediyorum.
Bilgisine başvurulacaklar
Yasin Alpen’in geliştirdiği Namaz Vakitleri ve Kıble Pusulası uygulama kaynak kodlarında Uludağ Sözlük bağlantılarına rastlayınca, Uludağ Sözlük sahibi İsmail Alpen ile irtibata geçip bilgi almaya çalışmıştım. Kendisi, “Yasin Alpen ne yazık ki yakınımdır ama kendisi ile ne fikir ne yaşam olarak bir yakınlığımız mevcut değil. Ve yıllardır da görüşmüyoruz” ardından da “2012 yılında Yasin Alpen’e kodlaması yapması için ücreti karşılığında iş vermiştim. Kendisi ile tek iş ilişkim de odur.” açıklaması yapmış idi. Fakat ByLock yönlendirmeleri uygulamaların 2014 ve 2015 sürümlerine ait kaynak kodlarında dahi Uludağ Sözlük bağlantıları yer almaktadır. Bu bağlantıların Uludağ Sözlük sitesinin hit ve popülaritesini artırmak için yapıldığı açıktır. Hatta, Morbeyin çalışmasında Namaz ve Kıble uygulamalarındaki bağlantılar tespit edilirken uludagsozluk.com’a ait IP adreslerinden faydalanılmıştır. Dolayısıyla kendisinden 2 yaş küçük beraber doğup büyüdüğü kardeşi için yaptığı açıklama bana inandırıcı gelmemiştir.
Yine, darbe girişiminin hemen ardından 21 Temmuz 2016 tarihinde, Tamer Şahin’in Twitter’dan yaptığı açıklama halen yerinde durmaktadır ve araştırılmamıştır. Konu hakkında bilgisine başvurduğumda hesabımı bloklamış ve cevap vermemiştir. ByLock’taki kumpası daha insanlar ByLock adını duymamışken bu şahıs nasıl ve nereden bilebilmektedir? Ne zamandır bilmektedir? Silinme çağrısını kimlere yapmıştır?
Olayın tam olarak aydınlatılması için bu iki kişinin bilgisine başvurulması gerekmiyor mu?
ByLock konusu daha uzun bir süre tartışılacağa benziyor fakat er ya da geç adalet yerini bulacaktır.